21 Şubat 2010 Pazar

İLug@ MiM lenirse ve MiM lerse

Sevgili JuveM beni mimlemiş..Kendimle ilgili 7 enteresan şey yazmam gerekiyomuş..O halde İlug@ nın 7 enteresan özelliğini sıralayalım hemencicik,

1.Benim temizlik malzemesi kokularına karşı acayip yoğun ve ilginç bi yaklaşımım ve garip tepkilerim vardır.Garip dedim,çünkü söz gelimi ev temizleme kokuları,marc mutfaklar,cifler..vs kokladığım zaman hemen dilimi kaşıma hissiyatı doğar bende.Alırım kutu marc mutfağı,burnuma götürüp koklarım ve aynı anda dilimi de dişlerimle kaşırım.Bu özelliğin tıp dilinde bi anlamı olduğunu sanmıyorum,benden başka kimsede olduğunu da sanmıyorum.Markette temizlik malzemesi reyonuna gittiğimde hemen ilk yaptığım şeydir bu.Artan tükürük salgılarımın eşliğinde dilimi ısırıp kaşımak..Çok ilginç değil mi?:)

2.22 yaşında bir genç kıza göre son derece geri kafalıyım ben.Bundan utanıyor muyum? Hayır..Bazen hatta annem bile müdahele edebiliyor sen nası bi genç kızsın gibilerinden..2 sene öncesine kadar hatta daha fenaydım.Erkek arkadaşla tatile gidilemez,aynı yatakta mışıl mışıl uyunamaz,ailesiyle tanışılamaz,erkek arkadaş seni evinin kapısına kadar bırakamaz sora elalem ne der aaa...modundaydım..Yaşıma göre pek fazla bi durumdu bu farkındayım.Ama geçtiğimiz yaz Amerika'da yaşayınca geri olan beynimden kurtuldum sonunda,artık herşeye daha ılımlı ve normal yaklaşabiliyorum ve bu durumdan da çok memnunum..Demek böyle bi deneyim yaşamam gerekiyomuş=)

3.Emri vakilerden ve zorlamalardan kelimenin tam anlamıyla NEFRET EDİYORUM!.Biri bana bi şeyi zorla yaptırmaya görsün..Vallaha da düşman belliyorum o kişiyi,benim gazabımdan kurtulamıyor,çok ciddiyim..Benim adıma verilmiş kararlar,bana hiç bi şey sorulmadan alınmış sinema biletleri,hafta sonu planları,"inanmıyorum sanaa yaa gelmek istemiyo musun yoksa" lar...Bi dünya psikolojik baskılar..Evet gelmek istemiyorum..Bana ikimizin içinde bulunduğu planı önceden söyleseydin gelmek isterdim,ama kendi kafana göre sorulmadan edilmeden alınmış kararlara gelmek istemiyorum..Sanki ben o anda müsait olmak zorundaymışım,haber vermeden kararlar vermek suç diil de benim o anda gelmek istememem,müsait olmamam suçmuş gibi davranılması..Yazarken bile sinirlerim zıplıyo resmen...

4.Seyahatlerde ya da benim için önemli anlarda kağıdı kalemi elime alıp bi şeyler karalama ihtiyacı senelerdir bende olan çok beğendiğim ama aynı zamanda da bi o kadar enteresan bulduğum bi alışkanlığım.Amerika seyahatimde uçak boyunca bi gazeteci edasıyla yazıp çizmem,çevremde bulunan insanları tasvir etmem,çalıştığım iş yerinde müşteri olmadığı zamanlarda bile kağıt peçetelere o andaki duygu ve düşünceleri yazmam,yürüyüşe çıktığım bi anda herşeyi bırakıp çimlerin üstüne uzanarak kağıda kaleme sığınmam..Söz uçar yazı kalır lafını fazla benimsemişim heralde..Issız adaya düşsen yanına alıcan 3 şey nedir sorusuna cevap olarak mutlaka kağıt-kalem ikilisini bulundururum diye düşünüyorum..=)

5.İstanbul'da yaşayanların en büyük dertlerinden olan ulaşım araçlarının yetersizliğinden herkes gibi bende payıma düşeni alıyorum..Ayakta kalmalar,itiş kakışlar,üstüne bi de ter kokusuyla birleşince "ah anam ah"lık bir ortam oluyo ki pek fena..İşte öyle bi ortamda kalkıp da bi delikanlının bana bakarak yüzündeki şapşal sırıtmayla beraber,"buyrun bayan benim yerime oturun"demesi beni deli eden bi durum..Neden oturayım ki yani? Benim senden ne farkım var ya da yaşlı mıyım ben ki..Bu centilmenlikten ziyade çok daha farklı anlamlar barındırıyo içinde ya,neyse..Ayrıca bana yerini veriyo ya,ben de güya çok teşekkür ederim diyip oturucam,o da bi gururlanıcak,heyyt ulaan yerimi verdim işte be tribine giricek falan..Herkes mi böyle?Tabi ki diil..Ama bi çoğu öyle..Ardından yok ben oturmıycam dediğinde yüzde oluşan o şaşırmışlık ifadesi için bile denemeye değer bence=)Ne kadar sinir bozucuyum di mi ama...hii-huu-haaa=)

6.En nefret ettiğim özelliklerimden biri de baş parmağımın kenarlarındaki etleri yiyo olmam..Bu insanı hele ki bi bayanı acayip zavallı ve ezik gösteriyo.Farkındayım.Ama engel olamıyorum..Özellikle stresli zamanlarımda bu durum azıtıyo ve yara bere içinde kalıo parmaklarımın kenarları,acıyo,kanıyo..Ben bi erkek olsam heralde öyle bi sevgilim olsun istemezdim..Arada sırada dank ediyo bana,yaa diyorum bırakmam lazım bu pis alışkanlığımı yeter artık "deet" diyorum,kendime sövüyorum..Ben bu kadar mı zavallı ve rezilim diyorum..Bırakıyorum da.1 ay,2 ay..Amerika'dayken hiç yemedim mesela parmaklarım süperdi=) Ya da 2-3 sene öncesinde 10 ay kadar yememiştim ama sonra ne oluyosa artık hemen o parmak ağıza gidiyo kontrolsüz bi şekilde hiç farkında olmadan..Umarım bi gün sonsuza kadar bırakabilirim..

7.Güzel kokulara karşı acayip bi ilgim var benim..Krem kokuları,parfüm kokuları,esanslı kokular..Her derse başlamadan önce ellerimi mutlaka güzel kokan bi şeyle temizlerim ki kalemlerim kitaplarım ya da dokunduğum her neyse çok güzel koksun diye..Sonradan da kalemlerimi defterlerimi deli gibi koku sinmiş mi diye koklayarak test ederim=)

Benden 7 enteresan şey böyle..Kimbilir daha nelerim vardır da aklıma ilk gelen 7 sini sıraladım ben..Şimdi mim ler paslansın..=) Aurora Path,maRLa ve sokratesya da yazsın bakalım kendileriyle ilgili 7 enteresan şeyi..=)
İlug@(:)

14 Şubat 2010 Pazar

Aşıklar Sevgililer Gününü Kutlar Mı?


Bence kutlamaz.Neden?Aşığa sevgili kelimesi hafif gelir de ondan!İnsandan genellikle karşı cinse akan çeşitli duygular var:Beğenmek,hoşlanmak,arzulamak,sevmek,aşık olmak!Bence bu duyguların arasında duygunun gücü açısından bir de hiyerarşi var.En tepede aşık olmak,en altta beğenmek.Hoşlanmak beğenmekten daha güçlü bir duygu.Arzulamak hoşlanmaktan,sevmek arzulamaktan daha güçlü.Ancak,"sevgili olmak" ile "aşık olmak" arasında da muazzam bir hiyerarşi farkı var.Örneğin,sevmek arzulamaktan 10 misli güçlü ise,aşık olmak sevmekten 1000-10,000 misli güçlü bir duygu.
Aşık olmakla diğer duygular arasında bariz farklar var.İnsan aynı anda birden fazla kişiyi beğenebilir,hoşlanabilir,arzulayabilir,hatta sevebilir.Ancak,insan asla ama asla aynı anda iki kişiye birden aşık olamaz.İnsan bir ömür içinde yüzlerce insanı beğenebilir,hoşlanabilir,arzulayabilir,onlarca insanı sevebilir ama bir insan ancak ve ancak bir ömür boyu en büyük ihtimalle bir,olmadı iki,hadi o da olmadı üç kişiye,hiçbiri aynı olmamak koşuluyla,aşık olabilir.Ayrıca aşk saydığım duyguların hepsini içerdiği gibi şefkat,huzur,güven gibi cinsellikle alakası olmayan duygular da içerir.İnsan sevgisi ile sevişir ama maşuku ile birleşir,"bir" olur.Sevgili hep bir "başkasıdır", maşuk ise bizzat "insanın kendisidir",zira aşık,maşuk ile farklı insanlar olduğunu bir süre sonra ayırt edemez.
Benim için "aşık olmak"ile "sevgili olmak" arasındaki en bariz fark "fedakarlık"kavramı etrafında şekillenir.Aşık maşuku için her türlü ama her türlü fedakarlığı göze alır.Diyebilirsiniz ki,birini seven insan da onun için fedakarlık yapar.Olabilir!Ancak iki iddiam var.Sevenin fedakarlık katsayısı her halukarda aşığın fedakarlık katsayısından düşüktür.Sevenin yapacağı fedakarlığın bir sınırı vardır,aşığın ise nerede ise sınırı yoktur.Ama en önemlisi,"sevgili" fedakarlık yaparken farkındadır,"aşık" ise en riskli fedakarlığa girdiğinde bile bir "başkası" için fedakarlık yaptığının farkında değildir.Farkında değildir zira,yukarıda söyledim,aşık için "diğeri" yoktur.Aşık,maşukun başka bir insan olduğunu çoktan unutmuştur.
Sevmek ile aşık olmak arasında bir önemli fark da aşkın ömrünün süreli(en fazla 3-4 yıl) olması ama sevginin ömür boyu sürebilmesidir.Bir ömür boyu bir kişiyi,arada başkalarını da severek,sevebilirsiniz,ama ancak ve ancak sadece bir kişiye süreli aşık olursunuz.Bir gün uyanır ve anlarsınız ki"aşkın kendisi aşk"!

Bütün bunları neden yazdım?Etrafta hoşlandığı,beğendiği,arzuladığı,sevdiği kişiye kolayca "aşkım" diyen bir sürü densiz var da ondan!

14 Şubat 2010 Cüneyt ÜLSEVER Hürriyet

12 Şubat 2010 Cuma

Uludağ' a Giderken

Bugün 7 Şubat pazar...Ve şu anda saatler yaklaşık olarak 10:45 i gösteriyor..ve biz,biz dediysem de okuldaki arkadaşlarımla beraber Uludağ'a gidiyoruz.Yanımda da çok sevgili arkadaşım Selocanım uyuyo=)
İnanabilio musun blog,biz okuldakilerle toplucanak Uludag'a gidiyoruz...
Amerikalılar bu durumda "unbeliveable" deyimini kullanıyolar,inanılmaz..!!
Bu benim genel anlamda okul arkadaşlarımla beraber şehir dışına gittiğim ilk gezi olarak tarihe geçebilir..Gerçi geçtiğimiz senede Çanakkale'ye gitmiştik yine toplu bi şekilde ama o gezip eğlenmekten ziyade Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nde düzenlenenBiyoteknoloji Konferansı içindi..
Neyse efendim,şu anki bulunduğum konumla ilgili biraz bilgi vermek gerekirse şu anda kulağımda Kings Of Convenience ın şarkıları ardı ardına geçiveriyolar.Giderken de karlı karlı dağlar eşlik ediyolar bizim bu güzel gezimize..
Yaklaşık sabah 6 dan beri yollardayız,acayip kalabalık ve büyük bir organizasyon bu..Bi dünya otobüs,bi dünya üniversiteli genç aynıamaç için yolculuk yapıolar 5 saate yakın bir süredir.Bursa'ya geldik sanırsam,2 saate kadar da varırız Uludağ'a kanımca..=)
Anaam...Acayip seviyorum ben yolculukları biliyo musun blog? Uçak yolculuğu olsun,gemi yolculuğu ya da otobüs yolculuğu...Bi acayip mutlu oluyorum yolculuğa hazırlanırken,bi önceki gece falan..Genel anlamda seviyorum yolculukları,gezmeyi,yeni yerler görüp yeni insanlar tanımayı,oraların fotoğraflarını çekmeyi,sonra dabi yerlere yazıp notlar alıp ölümsüzleştirmeyi..Kulağına da takıyosun sevdiğin sanatçıları,dinle dinleyebildin kadar anın tadınıçıkar..Carpe diem!
Bi,çok yapmak isteyip de yapamadığım tren yolculugu kaldı..Onu da havalar ısındıgına Sakarya'da bulunan cok sevdıgım bırınınyanına giderek gerçekleştirmek istiyorum..
Geçtiğimiz yaz Amerika'ya gittim,uçağa önceden binmiştim ama yoğun bi şekilde ilk defa geçtiğimiz yaz bindim.Istanbul-Amsterdam aktarmalı.Amsterdamdan Boston'a ıkıncı aktarma ve sonrasında da Boston dan Minneapolis'e,..Bu Amerika'ya gidiş planımdı.Dönüşte de gezi amaçlı gittiğimChicago'dan New york'a gitmek için uçak kullanmıştım,sorasında da New York Amsterdam ve sonrasnda da Türkiye...=)
Aslında Amerika maceralarımı da genişçe bi şekilde değineceğim başka bi yazı yazmak istiyorum,ne zamandır aklımda var da şimdi konusuaçılmışken kısaca bahsedeyim dedim=)
Gemi yolculuğunu da 6 saatlik Istanbul-Avşa arasında seyahat ederken yaptım.Ben çok sevdiğim için Avşa'yı 3-4 defa gittim..Annem her ne kadar yenilikten yana olsa da benim de bi yere kanım ısınınca başka bi yere gitmek,adapte olmak zor geliyo bana..Aslında ben de çok severimtabi değişik yerler görmeyi ama söz konusu deniz-kum-güneş olunca bildiğinden şaşmamak gerekebiliyo bazen..=)
Otobüs yolculuklarını da yüzmilyon defa yapmışımdır heralde..onları sıralamama gerek yok sanırsam...=)Böyle işte sevgili blog müziğin ve karlı dağların gazına gelip bu satırları yazdım sanırsam...Saat de 11:11 olmuş..Acaba sevdiceğim beni mi düşünüyo ne dersin?...=)
İlug@(:)

3 Şubat 2010 Çarşamba

*Kara dair*

"Kar tanesi tek başına canlı bir zerreye benzese de,bir araya toplanınca ruhunu kayveder,ukalalaşır,tepemize biner,sırtımıza çöker,bizi kof gururuyla ilelebet ezecek gibi kabarır,dolar,taşar,kabına sığmaz.Fakat bir süre sonra gözyaşları dökerek ayaklarımıza kapanacaktır,o zaman o çehresi son derece üzgün,duruşu ne adar acizdir!Yerlerde sürüne sürüne cehennem olup gider.."

Bu paragraf ben zamanında Öss ye hazırlanırken bi Türkçe paragraf sorusunda sorulmuştu..O zamanlar da almışım not etmişim.. eskilerin arasından çıkarıverdim işte...=)

İ.

2 Şubat 2010 Salı

*KAR*

İleri marş ey kar!Miskin toprak senin kristal zaferini bekliyor...(:)


1 Şubat 2010 Pazartesi

Medya Şarlatanı

İki gün önce televizyon açıkken gözüm takılıverdi Okan'ın programına..Cts leri yapıyor ya..Klasik işte.. Disko Kralı olmuş yeni ismi de..E güzel..Ne diyim..
Normalde pek izlemem Okan Bayülgen'i ben..Öyle anti-Okan gibi bi tutumum da yoktur aslında..İnsanların bir çoğu nefret ediyorlar,izleyicilerine soktuğu laflardan dolayı olsun ya da sivri dilli olmasından ötürü falan.Ben nedense o seviyede diilim,nötr üm yani..Hatta ve hatta çok da zeki buluyorum o adamı,takdir edilesi bir zekası var bence..
Neyse işte bi göz atayım dedim de programda kimler konukmuş,ne varmış vs diye..Bir de ne göreyim..Aman Allah'ım..Tv lerin son zamanlarda yarattığı en gereksiz ikilisi..Esra-Ceyda kardeşler...

Yaa yok böyle bi şey arkadaş.Bi insan,yani ikisini bi kişi olarak düşündüğümüzü varsayarsak,bu kadar mı boş bu kadar mı gerzek,bu dünya için bu kadar mı fazla gereksiz olur yaa..Neden,nası,niçin?Bunun gibi insanlar neden yeryüzüne yollanırlar ki,nası olur böyle bi şey,niçin yaa niçin? ..
Biri kalkmış üniversite okuduğundan bahsediyo ama konuşmalarına bakılcak olursa hiç de üniversite okuyan bi insan seviyesinde değil..Bi diğeri de yine aynı şekilde salaklığını katmerliyo 70 milyonun önünde..Eküri zaten bunlar..Sarı sarı saçlar,salak salak pozlar..Burger King bile reklamında bunların salaklığını kullanmıştı ya..Hey Allah'ım yaa..
Bu iki konuğunun dışında başka konukları da vardı tabii..Onlar da bu iki gerzekten tamamen farklı kulvarda iki tiyatrocu olması lazım..Bu diğer iki insan da mesleklerini icra eden,son derece de başarılı insanlar..
Programdaki zıtlığı görebiliyor musun blog?Yaa şaka gibi resmen valla..Bi yandan programı izliyorum,bi yandan da düşünüyorum ben programa katılan tiyatrocuların yerinde olmak istemezdim die..Yok yok istemezdim tabii ki de..Resmen o iki başarılı insana hakaret gibi o iki gerzekle aynı programda bulunmak..Ben gururuma,kendime yediremezdimheralde o programda bulunmayı..Ne biliym işte..Reyting oyununun parçalarından biri bu durum..İnsanlar gecenin bi yarısı naapsınlar sanatçıyı,tiyatrocuyu di mi ama?Çıkar bu salakları da görsellik olsun,daha çok izlensin..Arada o tiyatroculara da bi iki soru sorarız,ilgileniyormus gibi yaparız..Hem entellektüel kesim izler,hem de bunlar gibi olan gerzek kesim.
Yazık yaa,nası bi anlayıştır bu,ne anlamsızlık ne mantıksızlıktır..Reyting denen şey bu kadar mı önemli bi şeydir?Gençlere kötü örnek olup olmaması değil de ne kadar izlendiği midir herşey bi sunucu için..Hele ki izleyici kitlesinin yüzde 75 ini gençlerin oluşturduğu bir program için.
Sonra bi de bu programı bölmüşler,pazar günü de Meyda Kralı adı altında başka bir programı vardı..Ama format falan aynı..Değişik konuklar tabi ki yine,sohbet havasında falan..Ona da takıldım nerden çıktıysa bu Okan Bayülgen olayı anlamadım..Uzun zamandır izlemiyodum ama heralde bloguma yazayım diye izleyesim tutmuş=)
Neyse bu programında da programın sunucusu Okan Bayülgen bi önceki gün davet ettiği konukları olan iki gerzek kardeşi diline dolamış,dalga geçiyo,gülüyo,eğleniyo,gördünüz mü lan salakları ey ahali sakın siz öyle olmayın haa imajları çiziyo..

Yaa kızların seviyesi zaten ortada buna laf yok..Ama sen bi önceki gün programına davet ettiğin insanları bi sonraki gün diline dolayıp da dalga geçersen bu ne televizyoncluk ahlakına yakışır ne de insan ahlakına..Senin o insanları programına o değerli tiyatrocularla beraber çağırmış olman o insanlara verdiğin değeri gösterir.Kaldı ki bir sonraki gün sergilemiş olduğun bu lakayt tavırlar da senin kendinle çelişmeni dahası kendini reyting uğruna ne hale soktuğunu gösterir..İzleyici olsun,katılan olsun programdan ne samimiyet bekler ne güvenir ne inanır...vs.

Bu mudur herşey yaa,bi gün bu iki insanı programına çağırıp gülüp şakalaşmanla ertesi gün aynı insanlarla dalga geçmenin mantığını biri bana açıklar mı acaba?Ben yazımın en başında da belirttiğim gibi Okan Bayülgen'e karşı anti bir tutum sergilemiyordum,hatta zaman zaman sempatik bile buluyordum..Ama dünkü izlediklerimden sonra sevmiyorum artık Okan Bayülgen'i..Artık ne yaptığı program samimi geliyor ne de konuşmaları..Birilerinin bu gençlerin salak olmadığını,herkesin herşeyin farkında olduğunu kendisini ne acınası bi hale soktuğunu bu adama anlatması gerekiyo acilen!

İLug@ (:)