17 Nisan 2010 Cumartesi

Dogville(2003)

Muhtemelen biliyorsunuzdur ama ben yine de söyleyeyim..Her haftasonu Hürriyet gazetesi çok güzel filmler veriyo 2,25 tl ye.Hem de bildiğin orjinal dvd ler..Almadan önce tabi internetten bakıyorum o hafta verceği filme,eğer güzel bi filmse de alıyorum..Bu şekilde bi sürü film sahibi oldum.Hatta küçük çaplı bir film arşivi oluşturdum bile diyebilirim:)

Onlardan birini vizelerden dolayı izleyememiştim.Hem uzundu da üstelik..Tamı tamına 170 dakika..Hep ertelemiştim de kısmet bu akşamaymış.

İsmini duymuş olanlarınız vardır belki ya da izleyenleriniz de olabilir..Nicole Kidman başrolünü paylaşıyo..Dogville.

İzlemeye başladığım ilk 15 dakikada itiraf etmeliyim ki bu film de ne böyle yaa,Nicole Kidman nasıl olur da böyle dandik bi işte yer alır die düşünmüştüm.Çünkü film baştan sona kadar,olan biten herşey çizgilerle belirlenmiş bir tiyatro sahnesinde geçiyor.Sanki bir tiyatro izliyormuş izlenimi yaratıyo izleyicide..Bir de kasabayı ve orda yaşayan insanları tanıtan bir dış ses var ki İngiliz aksanıyla konuşan..Lise hazırlıkta bizlere yapılan listening sınavları izlenimi verdi bana:)
Ama bu zorlu 15 dakikayı atlatan izleyici filme dahil olmakta zorlanmıyor ve birden kendini o küçük Dogville kasabasının halkından biri gibi hissediyo.O koskoca 170dakikanın nasıl geçtiğini anlamıyor ve filmin sonuna doğru böylesi bir deneysel başyapıtın herkes tarafından izlenmesinin zorunlu tutulması gerektiğine inanıyor:)

Film kapağının arkasındaki yazıyı direk olarak burda paylaşmak gerekirse;
"Gangsterlerden kaçan Grace(Nicole Kidman),'Dogville' isimli küçük bir kasabaya sığınır.Kasabanın önemli kişilerinden biri olan Tom(Paul Bettany)'un da yardımıylaGrace'in kasabada kalmasına,kasaba halkı tarafından oylanarak karar verilir.Herkes Grace'e yardımcı olmak için seferber olur.Çok geçmeden kasaba halkına kendisini sevdiren Grace,kendisine yapılan iyiliklerin bedelini bir şekilde ödeyecek ve iyiliğin göreceli bir kavram olduğunu anlayacaktır.Fakat onun da,Dogville halkını şok edecek büyük bir sırrı vardır."

Özellikle filmin vurucu sahnelerinden biri olan Chuck'ın Grace'e tecavüz sahnesi bence sinema tarihinde yıllarca unutulmayacak bir özelliğe sahip.Nicole Kidman tecavüze uğrarken yönetmenimiz Lars Von Trier öyle bir şekilde yansıtmış ki,evler arasında sınır çizgilerle belirlenip normal şartlar altında herkes herşeyi görebilecek durumdayken arada bulunan soyut sınırlar aslında kimsenin bi şey görmemesini sağlıyo.Ve kamera tüm sahneyi aldığı zaman da herkesin işine gücüne daldığınıve sahnenin bir köşesinde de Chuck'ın vahşice tecavüz ettiğini izleyiciden başka kimse göremiyor.

Normal hayatta da böyle değil miyiz zaten? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı yer etmiş dünyanın her yerinde.Hepimiz 3 maymunu oynamıyo muyuz gerçek hayatlarımızda da..Görmedim,duymadım,bilmiyorum!

Son sahnede de gangsterlerin Grace'i almaya geldiğinde Grace tüm kasabayı yakmalarını ve çocukların dahil herkesin teker teker vurulmasını istiyo.Ama babasının silahını alıp o "çok sevgili Tom" 'u kendi elleriyle büyük bir zevkle öldürüyo.Çünkü o Tom'a aşıktır ve de onu babasına-gangsterlere teslim edip ihanet eden Tom'dan başkası değildir.Bunları düşünerek büyük bir soğukkanlılıkla son elvedasını ediyo aşkına ve o tetiğe dokunarak kasabada yaşayan son tek insan olan Tom'u da hakettiği yere gönderiyor..

Ne kadar anlatabilirim daha ne diyebilirim ki o muazzam 170 dakikadan sonra..

Bu Lars Von Tries imzalı 2003 yapımı başyapıtı kesinlikle izlemelisiniz,izletmelisiniz diyorum ben..İyi seyirler şimdiden herkese:)
İlug@(:)

5 yorum:

  1. valla bilmiodum ama bundan sonra bende takip ederim hürriyete

    YanıtlaSil
  2. yıllar önce izlemiştim dogville'i.
    hayal meyal hatırlıyorum ama çok değişik ve çarpıcı gelmişti bana da.
    tekrar izlemekte fayda var.
    sevgiler..

    YanıtlaSil
  3. izledim.ama izlemeyenler için keşke sonunu sölemeseydin =) sonundan önce nefret ettiğim sonra sevdiğim sonra bi daha nefret ettiğim mantığımla duygularımın çarpışmasının simgesi haline gelen yalnızca lars von trier in yapabilceği tarzda anti-hümanist bir film.izlenesi.

    YanıtlaSil
  4. benim de en kötü özelliğim bi filmin sonunu dayanamadan söylemek..keşke söylemeseymişim hakikaten yaa..ama kesinlikle izlenesi ve de izlettirilesi bir film!! bu ve buna benzer kaliteli filmlerin orjinallerini uygun fiyata elde edebilmek için de hürriyet film kulübünü takip etmekte fayda var:)

    YanıtlaSil
  5. yoğunluğum dolayısıyla parça parça izlediğim -ki insan izledikten sonra da kısmen parça parça oluyor- bu filmi beğendim . bir şeyleri-tecavüzü-birebir ilişkileri-ötekileştirmeyi- göze sokmadan da aslında anlatılabilirliğinin yanında verdiği mesaj ortam vb vs çok iyiydi.ama gel gör ki bunu anlayabilmek gerek bence.neden mi çünkü dünyanın o tiyatro sahnesinden bir farkı yok.çok da ötelere gitmemize de gerek yok...bence hepimiz iyi oyuncuyuz...e hadi buyrun sahneye:)

    YanıtlaSil