25 Ekim 2009 Pazar

FRIDA...

İki gün önce cuma günü o kadar yorulmuşum ki okulda..Eve geldiğim gibi önce maillerime baktım ardından büyük bir yorgunlukla kendimi yatağa attım ki gece bir haftadır sabırsızca beklediğim filmi-Frida uyuklamadan izleyebileyim diye:)


Normalde bendeniz film seyretmeye bayılırım,filmciliğe de ilgiliyimdir hani..Amma velakin benim uykum da o kadar kıymetlidir hani.Hatta o kadar kıymetlidir ki,ben o kadar yorgun argın okuldan gelicem,iki saat uyuyup kendime gelcem,uykum mayalanıp en tatlı şekline bürünücek ve herkesin uyuması gereken bi saatte ben o güzel ve mayalanmış şeker gibi uykumu açıp en az 2 saat sürecek bi film izliycem..Vallahi ne yalan söyliym rüyamda görsem inanmazdım heralde:) Bu büyük bi fedakarlıktır benim için kısacası ve ben bu fedakarlığı Frida için yaptım...:)ve filmin sonunda da iyi ki yapmışım dedim..:)


Aldım battaniyemi,kahvemi...Herkesi de kovaladım yataklarına ve tek başıma gecenin bi vakti film keyfi yaptım:) 2 gibi de film bitti ve sabah saat 9 da fotoğrafçılık kursuma yetiştim...


Neyse efendim biraz başlığa yönelik konuşmak gerekirse,film öncelikle başrollerini Salma Hayek,Alfred Molina'nın paylaştığı,yönetmenliğini de Julie Taymor'ın yaptığı ünlü Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun zor ve trajik hayatını anlatan mükemmel bir filmdir.Genç Frida kendinden yaşça bir hayli büyük kendi gibi Meksikalı bir ressam olan Diego Rivera'nın karısıdır ve bu iki insan aralarındaki bi hayli fazla olan yaş farkına ve Diego'nun çok çapkın bir adam olmasına rağmen aşık olurlar ve kısa bir süre sonra da evlenirler.

Diego komunist bir adamdır ve toplumca pek kabul edilemeyen,siyasi içerikli resimler çizer.Frida ise daha çok insan ve insan konulu,kendi hayatından da kesitler sunan kocası Diego'ya göre de son derece başarılı resimlerin yaratıcısı olur.
Frida'nın resimle tanışması da aslında son derece trajik bir olayla başlar.Frida çok feci bir trafik kazası geçirir ve vücudunda neredeyse kırılmadık kemik kalmaz.Bütün vücudu alçıya alınır ve uzun bir süre yatağa mahkum olur.İşte bu sıkıcı dönemde Frida alçısının üzerine resimler çizmeye başlar.Bunu gören ailesi Frida'ya tuval ve renkli boyalar alır ve yatağının tepesine aynalar koyarak Frida'nın daha rahat resim yapmasını sağlarlar.

Daha fazla detay anlatmak istemiyorum.İlgilenenler ya da merak edenler google dan Frida Kahlo yazarak çok daha fazla bilgi edinebilirler filme ve ressamın kendisine dair.Bu arada filmin imdb
puanı da 7,4 tür.Hani hafife alınacak,öylesine izlenecek bir film değildir kanımca.Belli bir kalitede,belli bir seviyededir film.Bilmiyorum neden ama beni gerçekten çok etkiledi Frida'nın hayatı.Belki de bir insan hayatındaki bu denli üzücü olayın aslında insanı çok farklı yerlere sürüklemesi ve hayatının geri kalanına yön vermesi olabilir bunun sebebi..İnsan bunu izledikten sonra da herşeyde bir hayır vardır cümlesini daha iyi anlıyo ve özümsüyo sanırım..

Bilemiyorum ama ben iyi ki de uyuyup gecenin bi vakti kalkmışım ve bu filmi izleme şansı bulmuşum diyorum ve bu filmi izlenilesi filmler listeme ekliyorum efendim..

Sevgiler

İLug@:)













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder