22 Ekim 2009 Perşembe

Küflenmiş Ruhum Unutmadı Seni Hala...

Sevgili blog!! Öncelikle canım bi şeyler yazmak,içimi dökmek,bu bunaltıcı ve aynı zamanda da sıkıcı vize döneminde biraz nefes almak istedi..Şöyle bi eskiden yazdıklarımı bi karıştırdım da eskiden güzel şeyler yazıyormuşum ben yahuu..Böyle içli içli duygusal duygusal..Okuyanın boğazında bir parça düğüm bırakan cinsten..
Ayy yook! Burada paylaşmadan duramıycam..İzninle blog!!:)

Küflenmiş Ruhum Unutmadı Seni Hala

Kız bır yandan kahvesini yudumluyor,bir yandan melodilerin eşsiz güzelliğiyle beraber bu satırları döküyordu kağıda ıslanmış gözlerinin yardımıyla...Neden ıslaktı acaba o gözler?Neydi ki kızı bu denli üzen,gözlerini ıslatan?...
Aslında o gözler yeni ıslanmıyordu,bu satırlar da yeni dökülmüyordu kağıda...Kaç defter bitirmişti kim bilir kız O'su için bitmeyen,tükenmeyen melodiler eşliğinde.Kız da bilmiyordu...
Oysa 2-3 seneye kadar herşeyi paylaşırdı bir tane sevimli defteriyle.O'nunla geçirdiği her dakikayı,her saniyeyi,her kavgayı,her sessiz çığlığı...O'nunla ilgili herşeyi yazardı defterine.
Nasıldı,ne zaman başlamıştı,neden bitmişti?Ya da bitmiş miydi?Düşündü bunları aynı zamanda yazarken...Sonra buldu cevabı kendi içinde...Bitmemişti.Çünkü hiçbir şey başlamamıştı ki...Birbirlerine bir sevgiliden daha yakın bir o kadar da sokaktaki insan kadar uzaktılar...
Kız bir lokma daha yudumladı kahvesinden...Anıları daha çok beliriverdi hafızasında...Nasıldı yaa,ne olmuştu da O'su kızı bu kadar etkilemişti,ya da kız O'sunun bu denli başını döndürmüştü,bilemiyordu...
Kaçan kovalanır durumu vardı onlarda.Bir zamanlar diye başlamak yerine bir varmış bir yokmuş demeyi tercih etti kız.Çünkü onlarınki masaldan farksızdı.Bir varmış bir yokmuş dedi ve başladı masala en başından.O'sunu düşündü...
O'su seviyordu kızı,hem de delicesine,çılgıncasına...Biliyordu bunu.Kız bu kadar yoğun bir sevgi görmemişti hayatı boyunca.Bu sevgiden belki de yoruldu ya da şımardı bilinmez...Kaçtı O'sundan.Malum masal ya,kız kaçtı O'su kovaladı.Kız kaçtı,O'su daha büyük bir aşkla kovaladı peşinden.Bu durum iki seneyi geçti.Artık kız O'suna delicesine aşıktı,emindi bundan.Seni seviyorum diyebilmeyi o kadar çok istiyordu ki...Rüyalarda yaşıyordu aşkını,birbirlerine seni seviyorumlar savuruyorlardı nehir kenarlarında...Bu rüyaların gerçek olmasını o kadar diledi o kadar diledi ki...Ama olmadı.Rüyalar gerçek olmadı işte.Daha doğrusu kız nedendir bilinmez izin vermedi gerçek olmasına hayatı boyunca en büyük "keşke"si olarak kalacağından habersizcesine...
Kız ne yapsa nafileydi artık,ortak hiçbir noktaları kalmamasına rağmen yapamıyordu O'suz.Hatıraları,o defterleri olmadan yapamıyordu işte...Özlediği zamanlarda o defterleri açıp 3 sene öncesine dönüyordu...Daha mı çok acı çekiyordu içindeki tek keşke kocaman olurken ya da huzur mu buluyordu sevdiceğini yeniden yaşayarak...Kimse bilmiyordu bunu.Ama bildiği tek bir şey vardı,o da sevdiceğini,O'sunu büyük bir aşkla seviyordu.Acaba O'su da aynı şeyleri düşünüyor muydu,kalp kalbe karşıdır derler ya,gerçekten öyle miydi?
O'sunun dediklerini hatırladı bir yudum daha aldıktan sonra kız..."Leyla'la Mecnun'uz biz,masalımız bu...Ama Leyla neden Mecnun'a yüz vermiyor,neden sevmiyor"diyordu Leyla'sının gözlerinin içine bakarak...Halbuki Leyla seviyordu,hem de büyük bir aşkla seviyordu Mecnun'unu.Onu da bugün daha iyi anladı kız.
Taksim'deydi,dolaşıyordu...Boşboş,amaçsız,ne idüğü belirsiz bir şekilde...Birden O'sunu görür gibi oldu.Kendi kendine yeter dedi,bu kadarı da fazla ama...
Hayır,gerçekten O'suydu.Kanlı canlıydı işte.Dünya ne kadar küçük derler ya.Gerçekten dünya küçücüktü.Önündeydi işte,elini uzatsa yakalayacakmışcasına yakındı.Ama olmadı,yapmadı,yapamadı...O'su bakıyordu kıza sevimli bir ifadeyle.Meşhurdu onun parıldayan bakışları.Kim dayanabilirdi ki bu bakışlara?Zaten dayanamadığından haykırmak,boynuna atlamak istedi ya O'sunun.Büyük bir özlemle her zamankinden daha fazla seni seviyorum demek istiyordu.Öpmek istiyordu bir de.Öpmek,öpmek...
Ama olmadı tabii,her zamanki gibi eli ayağına dolaştı,birden kan gitti,uzaklaştı,kayboldu vücudundan adeta.Buz kesti heryeri,ağlamamak için de zor tuttu kendini.Her zamanki gibiydi kız.O'sunu ne zaman görse böyle oluyordu.Bu beş saniyelik zelzelenin ardından sadece merhaba diyebildi kız.O'su da dedi merhabasını ama sitemliydi.Belki de kırgındı yegane aşkına.Doğru ya,neden o kadar zaman aramamıştı O'sunu.Araması için ne sebep vardı diye düşünmüş olabilir miydi ya da?Neyi oluyordu kız O'sunun?Arkadaşı,dostu,sevgilisi...
Kız O'sunun masal kahramanıydı,daha geçerli bir sebep olabilir miydi bundan öte...Tabii ki olamazdı,olmamalıydı.Kız yüzüne bakamadı utancından O'sunun.Zaten çok konuşmaya vakitleri de yoktu,yolları ayrılmıştı ikisinin de.Kim bilir bir daha İstanbul'un hangi köşesinde karşılaşıp merhabalaşacaklardı...
Bu da böyle bir hikayeydi işte.Sıradışı bir Leyla ile Mecnun hikayesi...Kızıyla O'sunun hikayesi...

01-10-2007
22:50

...


Sevgiler
iLug@:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder