15 Mart 2010 Pazartesi

Tarçın Kabuğundan Kolyem


Ve kızın birden gözleri doldu..Ağlamakla ağlamamak arasında gidip geldi gecenin bir yarısı..Kolay mı ya,çok çok,pek çok sevdiği o kolyesini bi anlık dikkatisizlik sonucu paramparça etmişti.Hem de sıradan bir kolye değildi o.Tarçın kabuğundan bir kolyeydi..


İnsanlara söylediğinde aaa hadi yaa nası ama gerçek tarçın mı peki,koklayabiliyo muyuz ki gibi enteresan tepkiler alıyodu..Hiç üşenmeden ve de yılmadan kolyeyi iki defa herhangi bir yere sürtmek yeterliydi o esrarengiz tarçın kokusunun bir anda etrafı sarması için..


Ama artık yoktu işte..Yoktu...Bi anlık dikkatsizlik sonucu paramparça etmişti.
Öyle bütünleşmişti ki onunla..Canı ne zaman sıkılsa kolyenin ucundaki fille konuşur ya da o muazzam tarçın kokusunu içine çekerek huzur bulur,bir nebze olsun rahatlardı..Kendini bu kadar özel ve iyi hissetmesini sağlayan bir şeyi daha olmamıştı kızın bugüne kadar..


Onu paramparça bir şekilde yerde görünce dayanamadı..Başladı ağlamaya..Ağlamaya başlamasıyla birlikte etrafta yoğun bir tarçın kokusu duyulmaya başladı.Hani demiştik ya kolyenin ucundaki fille kızın arasında gizli bir bağ var diye..Sanırsam kızın ağlamasına dayanamayan tarçın fil de daha fazla dayanamadı o göz yaşlarına ve kızın ağlamaya başlamasıyla beraber o mistik kokusunu odaya yayıverdi..Adeta kızı teselli eder gibi..



O ağlamasın da kim ağlasındı ki..Tarçın kabuğundan kolyesini,filini yok etmişti işte...


Üzgün "İlu"(:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder